Genelleme Hastalığı

 Bir toplum hasta olabilirmi?

Evet hasta olabilir.  İçinde bulunduğumuz toplumun birkaç hastalığından biri olan genelleme hastalığını dile getirmek istiyorum

Genelleme hastalığı; bir milleti, bölgeyi, şehri, beldeyi, köyü, mahalleyi veya aileyi atfen kötüleme  hastalığıdır. Ve bu hastalık gittikçe ilerlemektedir.

İnsan davranışlarında iyi davranışlar olduğu gibi kötü olan davranışlar da bulunmaktadır. Fakat birkaç kötü davranışı var diye bir insanı toptan kötülemek ona kötüdür demek nasıl akıl kârı değilse aynı şekilde bir toplumda olan bazı kötü insanların varlığı ile o toplumu toptan kötülemek de aynı şekilde akıl kârı değildir. Bu, günlük yaşam içerisinde sıklıkla karşılaştığımız bir durumdur . En yakın arkadaşımızdan en uzağına, ailemizden akrabamıza herkeste bu hastalığın etkilerini görmekteyiz. Filanca aile kötüdür, falanca köy barbardır, filanca ırk iyi değildir gibi söylemledir toplum hastalığı.

Hiçbir zaman bir toplum tamamiyle kötü olamaz. Toplum içerisinde kötü insan denilebilecek insan çıkabilir fakat bu o toplumu tamamiyle kötü yapmaz. Bir topluma kötüdür demek şuna benzemektedir. Bir doktor bir kişideki hastalığı teşhis etse fakat tedavi  sunmasa bu o hasta için daha büyük bir ızdırap olacaktır. Çünkü  Kanser hastaları hasta olduklarını öğrendikten sonra hayata küserler çünkü bilirler ki artık dönüşü olmayan bir yoldadır ve son kaçınılmazdır. Aynen bunun gibi bir topluma hasta olduğunu, kötü olduğunu söylesek fakat çare sunmasak bu onlar için aslında en büyük cezadır. Aynen bunun gibide bir toplumu toptan kötülemek onun hayattan kopmasını sağlamaya çalışmaktır. Yapılması gereken çok kolay. O, kötü gördüğümüz toplumu düzeltmeye çalışmaktır.

İnsan ölümleri olduğu gibi toplum ölümleri de bulunmaktadır. Fakat bir insan hastalanır ve ölür bu sadece o insani etkileyen, ilgilendiren bir durumdur. Bir toplumun ölümü ise sadece o dönem içerisinde yaşayan insanları etkilemez nesiller boyu ve asırlarca sürecek felaketler, katliamlar, istilalar, kaoslar ve yıkımları beraberinde getirecek olan ölümdür. Osmanlı devleti öldüğünde sadece Osmanlı devletinde yaşayan insanlar zarar görmedi, Araplar, Kürtler, Türkler ve daha nice milletler zarar gördü. İşte bizim her genelleyişimizde bir toplumu ölümüne olan mahkümiyetine yaklaştırıyoruz. Bir neslin ölüm şekli de ani değildir. Nesil önce bozulmaya başlar ve ondan sonraki nesilde bu bozulmayı devam ettirir taki en kötü hali alıncaya dek ve bu son kademedir ve o nesil asimile olur yani ölür yada yeniden  iyileşmeye başlar ve yine en iyi halini alıncaya dek. Ve yıkılan hiçbir toplum sadece kendisine zarar vermez etrafındaki her şeye zarar verir. Bir ülkenin iflası diğer ülkeleri etkilediği gibi bir köyün iflası etrafındaki köylere de zarar verir.

Geçen senelerde Van’da deprem oldu bütün Türkiye sarsıldı veya Avrupa da kriz oldu bütün dünya sarsıldı. Yine aynı şekilde Suriye de olan sorunlar sadece Suriye halkını değil bütün komşu ülkelerini sarsabiliyor ve geçen senelerde Ahlat’a vuran don sadece çiftçiyi değil bütün esnafı etkiledi. Daha bir çok örnek verebiliriz. Yani bir toplumun belasını istemek bir nevi kendi kuyusunu kazmaktır. Bizler etrafımızı şekillendirdikçe daha yaşanılır bir hale gelir ve bizim şuan içinde bulunduğumuz bataklık bizim eserimizdir.

 Genelleme hastalığı bizden birçok şey götürmeden kendimizi tedavi edelim yoksa o kötülediğimiz toplumdan önce biz yok olmaya mahküm olacağız.

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.