Ahlat Ahlat… İsmi telaffuz edildiğinde içimde tuhaf şeyler olur hep. Ahlatlı olmaktan her daim onur duydum ve ölene kadarda duymaya devam edeceğim. Bana göre bir ayrıcalıktır ve dahi olmalıdır Ahlatlı olmak. Doğup büyüdüğüm, çocukluk anılarımla dolu, atalarımın yadigarı, ata baba dostlarının yaşadığı ve yattığı yerdir Ahlat…
Özlemini her daim duyduğum, hemen her yaz ayında tatil beldeleri yerine tatilimi geçirdiğim yerdir Ahlat. 2,5 yaşındaki oğlum Melikşah’ıma kümbet resmi gördüğünde “Ahtad” dedirttiğim yerdir Ahlat. Gördüğümde içimin hemen ısındığı, konuştuğumda şivemin hemen döndüğü kişilerdir Ahlatlılar. Daha nasıl anlatayım bilmiyorum Ahlat ve Ahlatlıya olan sevgimi… Gelecek yazılarımda Ahlatlı olan işadamları, Ahlat dışında yaşayan ve Ahlatlıya faydaları dokunan kişilerden bahsetmeye çalışacağım inşallah.
Peki gerçekten tüm Ahlatlılar öyle midir? Veya nasıl olmalıdır Ahlatlı? Eş ve dost ziyaretine çok önem veren, ata dostu baba yadigarlarının halini ve hatırını sorandır Ahlatlı. Hemşerisinin iyiliğini isteyen, hemşerisi iyi bir yerlere geldiğinde onunla gurur duyan olmalıdır Ahlatlı. Hemşerisinin kazancının artması için elinden geleni yapmaya çalışan, kazancını kendi kazancı gibi görüp sevinen olmalıdır Ahlatlı. Siyasi görüşüne göre ayırmayan, hemşerisi olması dolayısıyla sevgi besleyen, kazanması için çaba harcayan, alışverişini başkalarından değil hemşerisinden yapan olmadır Ahlatlı. Hemşerisini maddi durumunun artmasından mutlu olan, çekememezlik yapmayan ve kıskanmayan olmalıdır Ahlatlı. Söze geldiğinde hemşeri aşığı olup, icraate geldiğinde zerre katkı sunmayan, zaten başkasına yaptırdığı işi hemşerisine yaptırmayan, zaten yaptığı alışverişini hemşerisinden yapmayan olmamalıdır Ahlatlı. Hava atmayı sevmeyen, sözü senet olan, yeni ortamlara girdiğinde oranın insanlarında yanlış olmaz dedirttirendir Ahlatlı.
Ecdadı Ertuğrul Gazinin soyundan geldiğini unutmayan, Vatanını, Milletini, Bayrağını ve Devletini canı kadar sevendir Ahlatlı.. Bunun gibi daha nice cümleler kurulabilir Ahlatlılar ile ilgili. Gece 01:00’da içimden geçenleri dökmek istedim sadece bu yazımda. Amacım kimseyi kırmak veya incitmek değildir elbette. Daha önceki köşe yazımda dediğim gibi; “Yazar, kim ne der diye düşünmeden içinden gelenleri yazandır”. Geçtiğimiz yıllarda, Halen Başkan Yardımcılığını yaptığım ( www.ahlatisder.com ) Ahlat İsder’in düzenlediği bir gecede sayın Yunus Ensari’nin beni çok etkileyen sözleri geldi aklıma.
Saygıdeğer Yunus Ensari; “Ahlatlılar, birbirinizle iyi geçinin, birbirinizi içten sevin, birbirinizle alışveriş yapın, birbirinize kazandırın, çocuklarınızı birbirleriyle tanıştırın” demişti. Ne kadarda doğru söylemiş değil mi?
Şimdi bu yazıyı okuyan herkesten aşağıdaki soruları kendisine sormasını rica ediyorum;
1-“Yukarıda sayılanlar benim için ne kadar geçerli veya bu tanımlara ne kadar uyuyorum?”
2-“Bana göre Ahlatlı olmak nedir?”
Hep Ahlatlı olarak kalın…
Selam ve dua ile…