Değerli okurlar; Nihayetinde Ahlat’ın, Malazgirt Zaferi’nin başlangıcı ve bir üs olarak Anadolu tarihindeki önemi anlaşılarak ülkenin ve devletin zirvesinin gündeminde yerini almaya başladı. Genel olarak son birkaç yıl ve özel olarak bu yıl Ahlat, Türkiye ve devlet gündeminde zirve yaptı. Bu son derece önemli ve güzel gelişme başta Ahlat olmak üzere bölgede önümüzdeki süreçte güzel gelişmelerin habercisi olacağı anlamına geliyor. Anadolu’yu yurt edinmemizde büyük bir öneme sahip olan Malazgirt Zaferi’nin başlangıç noktasının Ahlat olması ve Sultan Alpaslan’ın ordusunu Ahlat’ta hazırlayarak savaş alanına doğru yola çıkması bu zaferin kazanılmasında önemi şüphesiz çok büyüktür. Maalesef bundan 10 yıl öncesine kadar Malazgirt Zaferi’nin önemi gerek devlet yönetim anlayışımızda ve gerekse halk tarafından idrak edilemedi. Malazgirt Zaferi önceki yıllarda basit sıradan etkinlik ve tören programlarıyla kutlanırdı. Ahlat’ta önceden her yıl 23-24-25 Ağustos tarihlerinde “Kültür Haftası” ve son birkaç yıldır da “Ahlat-Avrasya Kültür Buluşmaları” adı altında etkinlikler düzenlenerek Malazgirt Savaşı’nın başlangıç noktasının Ahlat olduğu mesajı verilerek 26 Ağustos tarihinde Malazgirt’te düzenlenen kutlama programı ile Malazgirt Zaferi kutlanırdı. Ama özellikle son 2 yıldır Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Okçular Vakfı’nın organizasyonlarıyla yapılan, zaferin şanına yakışır program ve etkinliklerle Malazgirt Zaferi’nin önemi hem Türkiye kamuoyuna hemde Dünya kamuoyuna yansıtılmış oldu. Özellikle bu süreçte Ahlat’ın da Malazgirt Zaferi’ndeki önemi dikkate alınarak, Malazgirt Zaferi Kutlamalarına Ahlat’ın da dahil edilmesi ve Ahlat’tan başlaması son derece önemli bir gelişmedir. 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferi’nin 947. Yıl dönümü etkinliklerine katılmak üzere Ahlat’a gelen ve daha sonra Malazgirt’e geçen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada Ahlat’ın önemini hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna bir kez daha aktardı. Geçen yıl Ahlat’a gelmemesine rağmen Malazgirt Kutlamalarına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine orada yaptığı konuşmada Ahlat’ın öneminden bahsetmişti. Bu yıl yapılacak olan kutlama programlarına Ahlat’ın dahil edilmesi, Ahlat’tan başlaması ve ağırlıklı programların çoğunluğunun Ahlat’a verilmesi Ahlat’ı 3-4 gün boyunca Türkiye gündemine taşıdı. Açıkçası 1071 Malazgirt Zaferi’nin kutlama programının merkezinin Malazgirt’ten çok Ahlat olması, Ahlat için inanılmaz tanıtım oldu. Çarho mesire alanında düzenlenen etkinlikler televizyonlar aracılığıyla, canlı yayınlarla milyonlarca kişiye, kısacası tüm Türkiye’ye tanıtıldı. Ama bunlardan en önemlisi Ahlat’ın devletin zirvesinin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeminde olmasıdır. Günler öncesinden belirlenen programda Erdoğan’ın Malazgirt Kutlamalarına katılacağı bilinirken Ahlat ziyaretinde bir kesinlik yoktu. Ama Ahlat’ın önemini iyi bilen ve Başbakan iken 2010 yılında Ahlat’ı ziyaret eden Cumhurbaşkanımız kısıtlı zaman olmasına rağmen Ahlat’ı pas geçmedi, bakanların bir çoğu ve kuvvet komutanlarıyla Ahlat’ı da ziyaret etti. Bir gazeteci olarak sayın Cumhurbaşkanımızın Ahlat ziyaretini takip ettim ve yaptığı konuşmalarından anladım ki Ahlat artık eski unutulmuş Ahlat olmaktan çıktı. Erdoğan’ın Malazgirt’teki törende yaptığı konuşmada da Ahlat’a geniş yer vermesi, Ahlat’ı öve öve anlatması, Malazgirt Zaferi’ndeki ve Türk-İslam dünyası içindeki önemini vurgulaması Ahlat için yeni bir başlangıcın işaretidir bence. Ahlat’a olan bağlılıklarının kopmaması için ve adeta kendilerini buranın bir ferdi olarak görmeleri için MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önerisini de dikkate alarak Ahlat’ta bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapılması müjdesini veren sayın Cumhurbaşkanımızın Ahlat sevgisini iyi görmeli ve bunu bir fırsata dönüştürmeliyiz. Ahlat ziyareti sonrası katıldığı programlarda bile Ahlat’tan önemle bahsetmesi ve tüm Türkiye halkına “Tavsiye ediyorum, Ahlat’a muhakkak gidin” diyerek çağrıda bulunan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahlat sevdasını iyi okumalıyız. Bu süreçte bizlere yani özellikle Ahlat’ta yaşayan Yerel Yöneticilere, idarecilere, siyasetçilere, Sivil Toplum Kuruluşlarına, muhtarlara ve tüm halka büyük görevler düşüyor. Ayrımcılık ve ötekileştirme zihniyetinden uzaklaşarak devletin özellikle Cumhurbaşkanımızın Ahlat’a olan ilgilerini Ahlat için nasıl fırsatlara dönüştürebiliriz, Ahlat için neler yapabiliriz ve Ahlat’ı eski ihtişamlı günlerine nasıl döndürebiliriz düşüncesiyle hareket ederek herkes elini taşın altına koymalı ve önümüze altın tepsiyle sunulan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Artık konu Ahlat oldumu akan suların duracağı bir dönemdeyiz. Hangi konularda ne olursa olsun Ahlat için hangi bakanlığa, hangi devlet kurumuna gidersek gidelim kapıların yüzümüze kapanmayacağı, aksine ardına kadar açık olacağı bir dönemdeyiz. Ahlat için, turizm için, işsizlik için, kalkınma için kısacası doğunun cazibe merkezi olacak ve parlayan bir yıldız haline gelecek bir Ahlat için projeler üretmeli ve bu projelerle bakanlıkları, devlet kurumlarını ve hatta Cumhurbaşkanlığını boş bırakmamalıyız. Yerel yöneticileriyle, siyasetçileriyle, idarecileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla kısacası kimin eli neye yetiyorsa herkes Ahlat için dört koldan bastırmalı ve Ahlat için birşeyler yapabilme çabası içine girmelidir. Bu, üzerinde yaşadığımız cennet vatanımız Ahlat’ımız için bir vefa borcudur. Artık zaman miskin miskin oturma zamanı değil, Ahlat için çaba göstermek zamanıdır. Çünkü başka Ahlat yok. Ben inanıyorum ki birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuz müddetçe Ahlat makus talihini yenecek ve küllerinden yeniden doğarak eski ihtişamlı günlerine kavuşacaktır.