Sevgi ne güzel bir duygudur, Rabbimin insanlara bahşettiği harika bir nimet. Her insan, ahlaki, dini inancı, kültürü, gelenek göreneği, çevresel faktörleri kapsamında sevmeyi sevilmeyi ister, arzu eder, sevgiyi arar yaşamı boyunca.

     Ancak şunu hiç unutmamak gerekir ki, sevgi kadar hatta daha önemlisi saygıdır. Saygı olmadan sevginin bir ehemmiyeti yoktur aslında. Saygının olmadığı yerde sevgi çok ilkel kalır, gerçek sevgi, saygı durağından yolculuğuna başlar.

      Bir insan hayatı boyunca taşları, kuşları, çiçekleri böcekleri, yemeği, gezmeyi, parayı, katları, yatları gibi birçok şeyi tutku derecesinde bir ilgi, bir sevgi duyar. Ama tüm bunların gelip geçici olduğunu kabullenen insan, bunun insana duyulan sevgi ile kıyaslanmayacağını da bilir.

    Rabbim bizi tüm diğer varlıklardan ayrı olarak ruh güzelliği ile yaratmıştır. Bizler yaratılmışların en üstünüyüz, biz insanız. Bizler ruhumuzdaki güzellik kadar sevgi yaşarız,  kendimizi tanıdığımız ölçüde aradığımız sevgiye kavuşuruz.

    Saygı, duyulan sevginin karşılığında verilen değerdir. Onu ne kadar çok sevdiğinin,  önemsediğinin, ciddiye aldığının göstergesidir. Bizler çevremizde sempatik bulduğumuz insanları sevdiğimizi sanırız, oysaki bir süre sonra bu duygunun gelip geçici olduğunu görürüz. Hepimiz komşumuzu, iş arkadaşımızı belli ölçüde severiz, saygı duyarız. Ama çıkarlarımız ters düşünce bu duygu yerini kin ve nefrete bırakır.

      Saygı ile sevgi birlikteliğinde, sonsuz sadakat vardır, ömürlük sırdaşlık, inanılmaz bir güven vardır. Sevgi ve saygı olunca insan asla kötülük beklemez karşısındakinden, şüphelenmez, ihanet beklemez hiçbir zaman. Allah rızasını gözetir hep, korur kollar, canı yansa canı yanar, yüreği kanar. Tercihlerinde önceliği hep sevdiği olur.

      Şunu unutmamak gerekir ki, saygı asla mesafeli olmak demek değildir. Aksine saygı kişiler arasındaki samimiyete ölçü katar, kuvvetlendirir, saygı ile insanlar dostluk içindedir aslında. Birbirlerine karşı attıkları her adımı, söyledikleri her sözü ölçüp biçerek konuşur. Her adımları ahlak içindedir. Saygı ve sevgi bir olunca insan hep kendinden önce sevdiğini tercih eder, çünkü çıkar ilişkisi yoktur aralarında.

     Saygı yoksa hayatımızda, insan bencil olur, önce ben der; benim fikirlerim benim ailem, benim dilim, benim dinim, benim işim, benim aşım der durmadan. Hep kendini haklı çıkarmak için karşısındakini durmadan ezer durur.  Kendi fikirlerini kanun gibi görür ilişkilerinde.  Kendisi hoşgörülü, anlayıştan uzak durur, hep karşısındakinden bekler. Kendisi asla tahammüllü olmaz, bunu karşı kıyıdan bekler. Kendi rahatının peşinde koşar, içinde aynı rahatlık vardır. “ Ben nasıl olsa onu seviyorum ve o bunu biliyor” deyip kendini rahatlatırken karşı tarafa inanılmaz yük yükler. Yani bencil saygısız insan kuru sevgiyle yol alacağını sanır. Oysaki tek taraflı kürek çekip durur yaşam denizinde, sadece kendini yormaktan ödeye gidemez.

       Saygı yoksa en güçlü sevgiler bile kısa süre sonra yıkılır, zarar görür. Yani insan en yüce duyguyu kendi elleri ile mahveder. Sevgi de biter ve ikili ilişkilerde sadece bir birine zorunluk tahammül etme duygusu kalır geride. Zamanla dostlukta biter,

    İşte Yüce Yarada’ nın bize verdiği ulvi duygu saygı ile sarılmazsa kısa süre sonra yerini azap çekmeye bırakır.

   Sevgi saygı olmadan bir işe yaramaz. Allah korkusu, güzel ahlakla insanlar bir arada huzurlu yaşar. Bizler Allah sevgisi ile “Yaratılanı severim, Yaratandan ötürü” kabul etmişizdir.  Dinimizin emri gereği, Allah rızasını gözeterek, Kur’an ahlakını yaşamımıza rehber ederek, gerçek sevgi ve saygı içinde yaşamalıyız

  Unutmayalım “saygı gemisine binmeyen, sevgi denizini geçemez”

Sevgiyle kalınız.