** Adana döneminde Köyde yaşananlar 4 **

Ailecek ziyaret saatinde hasret giderdiler. Hepsinin üzüntüsü yüzlerine yansımıştı. İnançlı aile olduklarından,  Allahtan gelen baş üstüne düsturuyla özlemlerini gidermeye çalıştılar.

Anne ve baba odalarında 3 gün daha yattılar. Taburcu olma günü geldiğinde kendilerinden istenen parayı duyunca ne yapacağını şaşırdı aile. Ya parayı ödeyeceklerdi yada hastaları rehin bırakacaklardı(Maalesef o dönemlerde hastaneye borcu olanlar rehin alınabiliyordu). Bu süreçte kendilerini ziyarete gelen ve bulundukları ilde memur olan köylülerinden yardım istediler. Ancak para bir gün sonra tedarik edileceğinden, bir gün daha dışarıda anne ve babalarını beklemek zorunda kalacaktı evin abla ve abisi.

Ertesi gün olmuş para yatırılmış, yine komşularının desteğiyle ayarlanan araçla köyün yolunu tutmuşlardı. Yol boyunca babanın anneye özlem dolu bakışlarını izledi çocukları. Baba ve annelerinin birbirlerine olan sevgilerini daha iyi anlıyorlardı. Uzun bir yolculuktan sonra köyde evlerine ulaşabildiler. Tüm köy onları bekliyordu, müthiş bir karşılama yapıldı. Zira o dönemlerde ve özellikle köylerde komşuluklar ve insan ilişkileri muhteşemdi. Ailenin diğer fertleri müthiş bir özlemle baba ve annelerine koştular. Babanın durumunu öğrenen aile bireyleri ve köylüler çok ama çok üzülmüşlerdi ancak ellerinden gelen bir şeyde yoktu.

Ertesi gün olunca acı gerçekler ortaya çıkmaya başlamıştı. Özellikle Anne çok aşırı üzülüyordu duruma. Bir tarafta canının parçası Bensiz Adam kayıp, bir tarafta çok sevdiği eşi felçli, diğer tarafta babanında artık çalışamayacak olmasından dolayı zaten kötü olan maddi durumları ne yapacağını kara kara düşünüyordu. Aile bireylerini topladı ve hayvanların geçimlerine yetmeyeceğini, başka gelir getirecek şeylerde yapılmasının artık zorunlu olduğunu dile getirdi. Ortanca Erkek çocuk taş ocağına gidebileceğini, kızlar dahil diğer aile bireyleri de tarlalara gündelik çalışmaya gidebileceklerini söylediler. Duydukları karşısında içten içe yıkılıyordu baba. Zira bu güne kadar tüm imkansızlıklara rağmen özellikle kız çocuklarını hiç başkasının işlerine çalışmaya göndermemişti. İçten içe kendini suçlasa da tek kelime edemiyordu. Diğer yandan da aile bireylerinin bu konuşmaları birlik ve dirlik açısından mutlu etmişti anne babayı.

Ailenin bireyleri müthiş bir dayanışma içerisine girmişlerdi artık. Ortanca iki erkek kardeş boşluklarda taş ocağına gidiyor, anne kendilerine verilen yaklaşık 2 dönüm alanda sebze (bostan) ekiyor diğer yandan büyükbaş hayvanlarla ilgileniyor, kızlar iş buldukça günlük tarla işlerine gidiyor, küçüklerde okul sonrası hayvanları otlatmaya götürüyorlardı. Ailenin bu müthiş dayanışması köydeki komşularını da sevindiriyordu. Anne fırsat buldukça çok sevdiği eşinin yanına gelip onunla dertleşiyor ve birlikte gözyaşı döküyorlardı çocuklara belli etmeden.

İkisinin en büyük üzüntüleri bensiz adamın kayıp olmasıydı. Özellikle ayyuka çıkan Aşırı sol terör örgütlerine katıldı dedikoduları kahrediyordu anne babayı. Aylar geçmiş ve henüz bensiz adamdan hiçbir haber alamamışlardı. Anne o sıralar bir cümleyi sürekli tekrar edip durur olmuştu içi kan ağlasa da;  “Ölmüş olsa en azından mezarı belli olur, ölüm Allah’ın emri der gider mezarını ziyaret ederdik, Kayıplık çok ama çok daha zor ve ağır…”

Günler Günleri kovalıyor ancak Bensiz Adamdan bir türlü haber gelmiyordu. Babaya köydeki ustalar tahtadan tekerlekli sandalye yapmışlardı. Baba artık bununla Köy evinin balkonuna çıkıyor ve gözünü bahçe kapısına dikip dalıp gidiyordu. Kendi derdinden geçmiş, Her an biricik oğlunun bahçe kapısında girişinin hayaliyle gece yarılarına kadar balkonda bekliyordu…

Devam edecek…

Selam ve Dua ile

Nevzat ERTEKİNOĞLU

Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi

[email protected]