“Ne Vefasızlar Dünyasıymış…”
Ali beye kimliğini vermesi inanılmaz derecede tedirgin etmişti bensiz adamı. Sonucunu beklemekten başka çaresi yoktu. İşe girmenin ve haftalık parasını peşin almanın mutluluğunu unutmuştu neredeyse. Ama hayat devam ediyordu, Mirzo Levent’in sözleri aklına geldi ve çıktı kalacak bir yer veya otel aramaya.
Yürüyerek geçtiği otellerden sadece birine sorduğu ücret karşısında şok oldu. Fiyat çok pahalıydı. Anlaşılan daha eski otel veya motel bakacaktı. Yolda yürürken karşılaştığı birilerine buralarda yakında Gariban Oteli gibi bir yer varmı diye soruyordu. Artık sokakta gördüğü insanlar yüzünü kaçırmıyor, durup cevap dahi veriyorlardı. Üstü başı normal yüzü gözü temizdi artık. Buda bensiz adamın ümitsizliğini azaltıyordu. Soru sorduklarından biri, biraz ileride Büyük Saat’in orda hemen ara sokakta babacan bir adamın sahip olduğu ve garibanların kaldığı “Beyrut Oteli” diye bir yer var dedi.
Bensiz adam kısa bir yürümenin ardından söylenen otelin yanına geldi. Kafasını kaldırıp baktığında İnanılmaz derecede eski tahta ev tarzı 3 katlı bir bina olduğunu gördü. Normal bir insanın hiç içine dahi girmek istemeyeceği bir yere benziyordu. Günlerce sokaklarda yatan inanılmaz şeyler yaşayan bensiz adam içinse Lüks sayılabilecek yer gibiydi. İçeri girdi ve içeride karışık kokular vardı. Küf, rutubet, insan kokusu vs. Hemen fiyat ve yerlerinin olup olmadığını sordu. Fiyatı duyunca rahatladı bensiz adam zira diğer sorduğu yere ve aldığı haftalığa göre gayet uygun bir fiyat söylemişlerdi. Ancak yer yok ve kolay kolayda bulamazsın dedi otelle ilgilenen adam. Ümitlenmiş olan bensiz adam tekrar bir şok yaşamış oldu. Bensiz adamın çok üzüldüğünü gören görevli, biraz bekle gece yarısından sonra gelmeyen olursa bir çaresine bakarız dedi. Bu söz üzerine sokağa saçılmış sandalyelerde oturanların yanına geçip boş bulduğu sandalyeye oturdu. Muhabbet edenleri dinlemeye başladı. Birkaç kişi selam verdi sadece merhaba diyerek karşılık verdi. Genelde dinlemeye çalıştı daha çok. Konuşulanları ve anlatılanları duydukça insanlardan inanılmaz derecede soğumaya başlıyordu. Yaklaşık 1,5 saatlik dinlediği konuşmalarda inaılmaz hayat hikayeleri dinledi. Sokağa atılan babalar, anne babaları tarafından sokağa atılan erkek evlatlar, eşleri tarafından her şeyi elinden alınıpta sokağa atılan Eşler ve daha neler neler…
“NE VAFASIZLAR DÜNYASIYMIŞ” dedi içinden bensiz adam…
Derken İnanılmaz bir tesadüf yaşadı. Karşısında birden gördüğü adama bakakaldı. Çünkü gelen adam, Adana’ya ilk geldiğinde Otogarda rastladığı Amcadan başkası değildi. Şok geçirmişti. Adam birden ooo sen buralarda, fiyakayı toplamışsın seni gördüğüme sevindim diyerek başladı konuşmaya. Eski bir tanıdığı görmek bensiz adamıda çok memnun etmişti. Kırk yıllık dost gibi başladılar muhabbete. Bensiz adam başından geçenleri anlattı, adamda o günden sonrası hayatında meydana gelen gelişmeleri…
Yaşlı adam, bensiz adama kendi kaldığı odanın parasını aylık kiraladığını, yanında garip kimsesiz ve hasta bir delikanlının yattığını, odanın 3 yataklı olduğunu ve 3. Yatağı kendisine verebileceğini söyledi. Bensiz adam çok sevindi, ancak kendine düşen kısmın parasını ödersem kabul ederim dedi. Yaşlı adam; bu süreçte yaşadıkların seni değiştirmemiş buna sevindim diyerek kabul etti. Sana zaten kanım çok ısınmıştı, son görüşmemizden sonrada birkaç parka gittim ama seni bulamadım dedi. Artık köylere Çoban simsarlığı yaptığını, para kazandığını ve geçimini sağlamaya başladığını anlattı.
Otel görevlisine artık bu delikanlı benim odada kalacak, yarın kendisine bir anahtar yapın verin. Sabah kaçta uyanacaksa da uyandırın diyerek içeri girdileri. Otel görevlisi kimlik istediği bensiz adamdan Kimliğimi işyerine verdim cevabı alınca içeri sokmak istemedi ama yaşlı adamın ben kefilim demesiyle içeri girmesine izin verdi. İçeri girerken meraklı gözlerle etrafa bakıyordu. Dışarıdan gördüğünden daha harabe bir yerdi. Hatta yürürken ayaklarının altından bir fare geçmişti. Yine de sanki normal otele gelmiş gibi sorun etmiyordu. Ortalarda eski püskü yatak ve yorganlarda yatanlar, horlayanlar, kokanlar vs vs. Bensiz adamın etrafı didik didik ettiğini gören Yaşlı adam, merak etme bizim odamız bir üst katta ve otelin 3. En güzel odası dedi. Gerçi pekte geldiğine pişman olmuş gibi değilsin. Seni anlıyorum sokaklardan sonra burası lüks gelir insana dedi.
Tatbikî öyleydi, en azından can güvenliği olacaktı, artık kimse kendisini dövemeyecekti , burnunu kırmayacaktı. Kimsenin tacizine uğramayacaktı, başka sokak çocuklarının gözünün önünde gördüğü zulümlere tacizlere vs. şahit olmayacaktı.
Odanın önüne geldiler. Gerçekten dış kapısı bile gelip geçtikleri ortamlardan ve diğer odaların kapısından bir tık üstündü. Kilidi açıp içeri girdiler. İçeride yine aşağıda gördüklerine göre biraz daha iyi yatak ve yorganlar vardı. Yatağın birinde bahsettiği hasta delikanlı yatıyordu. Işığı gören delikanlı gözlerini açtı ve zar zor konuşarak hoş geldiniz dedi. Sadece yüzünü gördüğü delikanlıya içi sızladı bensiz adamın. Zira Afrika’daki açlıktan ölecek insanlar gibiydi yüzü resmen(Diğer oteldekiler gibi bu delikanlının hayat hikâyelerinden yazımızın ileriki bölümlerinde bahsedeceğiz). Fazla Sorgulamadan yatağa geçti ve yorgunluktan hemen uyuyakaldı.
Sabah otel görevlisinin kapıyı çalmasıyla zıpladı havaya. Çok heyecanlıydı zira işe gidecekti. Gece üzerindeki kıyafetlerle uyumuştu. Odaya baktı, yaşlı adamın olmadığını ancak delikanlının uyuduğunu gördü. Hiç ses etmeden çıktı odadan ve lavaboya(lavabo denirse) gidip elini yüzünü yıkadı. Hızlı adımlarla indi aşağıya ve görevliye selam verip çıkıyordu ki, akşama kimlikle gelmezsen almam diye seslendi görevli.
Birden Bereket Kafe’nin önünde buldu kendini. Sanki uçarak gelmişti farkında olmadan. Üstelik daha Dükkân açılmamıştı. 30 dakikalık beklemenin ardından Kafenin Döner ustalarından Cem bey geldi kapıyı açtı ve içeri girdiler. Cem bey, çok erkencisin kral, sana geleceğin saati söylemediler mi, niye erken geldin, burası saat 10.00 dan sonra hizmete başlar dedi. Ben Döner yaptığım için en erken geliyorum ve hazırlığımı yapıyorum, birazdan diğer mutfak personeli ondan sonrada salon görevlileri gelecek dedi. Neyse gel ben iş yaparken senle biraz sohbet ederiz dedi. Mutfağa girip başladılar muhabbete. Çünkü dünden hiç bulaşık kalmamıştı, mecbur bulaşık çıkmasını bekleyecekti bensiz adam. Tanışmaydı vs. derken ahiret soruları gelmeye başladı bensiz adama. Neden buradasın, ailen yok mu vs. derken iyice köşeye sıkışıyordu bensiz adam. Mecbur yalan söyleyecekti, bir yandan da vereceği cevapları düşünüyordu. Cevap olarak; Ailesinin ve kimsesinin olmadığını, Köyde ağanın zulmünden kaçtığını söyledi ve fırladı salona. Yalan söylemeyi beceremediğini yüzünden belli olacağını biliyordu çünkü.
Usta bir süre sonra salona çıktığında baktı ki bensiz adamın salonun her yerini yıkayıp siliyor, bir şeyler yapıyordu. Niye kaçtın deyince de, burayı böyle görmek beni rahatsız etti ve bir şeyler yapayım diyerek çıktı işin içinden. Usta ise, kral buraların temizliği Komi ve garsonların görevi, servisten önce gelir temizler ve masalara servis açarlar, sen onların işini yapmış oldun dedi.
Komi ve garsonlar geldi, yapılanları görünce şaşırdılar bir yandan da sevindiler. Servisleri açtılar. O sırada pür dikkat ne yaptıklarını seyrediyor bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu bensiz adam. Derken servis saati geldi ve müşteriler masaları doldurmaya başladılar. Birden Patron Ali beyinde içeri girdiğini gördü. Çalışanlar şaşırdılar, zira Ali beyin gelme saati değildi ve erken gelmişti. Hayırdır patron erkencisiniz dediler, oda öyle gerekti dedi ve bensiz adamı dışarı çağırdı.
Bak kral, kimliğini komiser dostuma verdim ve araştırma yaptırdım cevabı geldi dedi. Bensiz adamın birden kalbi çok şiddetli arttı ve bayılacak duruma gelerek sendeledi…
Devam edecek….
Selam ve Dua ile
Nevzat ERTEKİNOĞLU
Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi