Ne olmuştu da bensiz adam hızla mekândan çıkmış ve hiç konuşmadan otelin yolunu tutmuştu? Güzel gözlünün ablası ne demişti?

Bensiz adam zaten o ortamda olmaktan hiç mutlu değildi. Hele küçük yaştakilerin bile içki içtiklerini görmesi keyfini iyice kaçırmıştı. Birde üstüne güzel gözlünün ablasının sözleri aşırı sabırlı olan bensiz adamın sabrının taşmasına yol açmıştı. Güzel gözlünün ablası ; Ya arkadaş, içki içmiyorsun, dans etmeyi bilmiyorsun, kılık kıyafetin rüküş, alt tarafı beş parasız bulaşıkçı parçası bir krosun. Peki kardeşim; Zengin, giyinmesini bilen, çağdaş, çok güzel bir kız. Seninle ancak gönül eğlendiriyordur, ikinizden asla olmaz bunu kafana koy Allah’ın krosu demişti…

İşte bu sözler çok ağır geldiği için zıplayıp çıkmıştı mekândan bensiz adam. Bu yaşına kadar hiç böyle bir hakarete maruz kalmamıştı (Ablanın asıl niyeti sonraları ortaya çıkacaktı).

Otele geçtiğinde üzüntü ve sinirden bir türlü uyuyamadı. Ablanın sözleri aklına geliyor sinirden delirecek gibi oluyor ve söylenen sözleri bir türlü kabullenemiyordu. Aile ile bir daha görüşmemeyi düşünüyor ancak güzel gözlüye olan sevgisi aklına geldiğinde ikilemden neye karar vereceğini bilemiyordu. Çok geç saatlerde uyuyabildi. Sorumluluğu gereği yine saatinde uyanıp işine gitti.

Morali çok bozuktu. İşyerindekilerde bunu anladıklarından sataşıp duruyorlardı bensiz adama. Bulaşıkhanenin kapısı açıldı ve Şef garson Tekin bey bensiz adama; işin azaldıysa salona bir göz at toparlamak için falan. Bu gün dalgınsın belli, servis saati geçti salona zıplamadın dedi (Amacı onu salona çıkarmaktı). Oysa bensiz adam güzel gözlünün gelmiş olma ihtimalini düşünerek ve ne yapacağına da karar veremediği için çıkmamıştı salona.

Şef Tekin beyin ısrarıyla salona çıktı ve masaları kontrol etmeye başladı. Kafasını kaldırdığında köşe başındaki masada (Her zaman oturduğu) güzel gözlünün yalnız oturduğunu gördü. Güzel gözlünün o muhteşem ve içten gülümseyerek bakışını görünce yanına gitti keyifsizce. Güzel gözlü ısrarla dün gece ne oldu, ablam birşeymi dedi sana, niye aniden fırlayıp çıktın gibi bir sürü soru sordu. Bensiz adam tüm soruları boş ver deyip geçiştirdi. Güzel gözlü bensiz adamın keyfini yerine getirmek için çok çabalasa da ağzını bıçak açmıyordu. İçinden gelmeyen hiçbir şeyi yapamayan hatta konuşmayan bir yapısı vardı bensiz adamın. Müsaade isteyip, bir iki masadaki kalan bulaşıkları alıp bulaşıkhaneye geçti. Dakikalarca bekledi. Bir türlü karar veremiyordu ne diyeceğine. Yarım saat sonra tekrar dışarı çıktı ve güzel gözlünün yanına gitti. Gözleri dolu dolu ve hiç içinden gelmeyerek; Bak güzel gözlü, sen çok güzel bir kızsın ve çok zenginsin. Biz ikimizden olmaz. En iyisi kimse üzülmeden biz burada bu ilişkiyi bitirelim ve ayrılalım dedi. Duyduklarına inanamayan ve şok olan güzel gözlü ne diyeceğini bilemedi. Donup kaldı. Bensiz adam hızla bulaşıkhaneye gitti. Uzun sürede çıkmadı oradan. Ali beyin çağırmasıyla salona çıktı. Baktı ki güzel gözlü masadan gitmiş. Ali bey başladı bensiz adamı fırçalamaya. Sen ne dedin kıza kız baya ağladı masada. Gözleri hep bulaşıkhanedeydi. Daha sonrada ağlayarak fırlayıp gitti dedi.

Önce bir şey söylemek istemeyen bensiz adam, Ali beyin ısrarıyla anlattı olanları. Ali bey yine kızdı. Sen ablasına niye bakıyorsun, onun terbiyesizliğini neden kıza yönlendiriyorsun. Hepimiz biliyoruz ki ikiniz birbirinizi çok seviyorsunuz, kıyma ikinize de dedi. Bensiz adam, beni bana bırak Ali abi dedi. Halinin perişan olduğunu gören Ali bey bensiz adama izin verdi ve git kafanı dinle dolaş kendine gel dedi.

Bensiz adam Seyhan caddelerinde ruh gibi saatlerce dolaştı. Kendisi de çok üzülüyordu ancak onuru sevgisinden de üstündü (Ömrü boyunca da öyle olacaktı). Birden aklına Mirzo Levent ve ailesi geldi, Mirza çelebi mahallesinin yolunu tuttu. Bahçe kapısına geldiğinde aile bireyleri koşarak gelip sarıldılar bensiz adama. Keyifsiz olduğunu görünce birbirlerine kaş göz işareti yaptılar. Bensiz adam eve girdiğinde Mirzo Levent’in içeride yattığını görünce şaşırdı, koşup elini öpmek istedi. Mirzo Levent kendi isteğiyle hastaneden ayrılmış evde tedavilerine devam etmeye karar vermişti. Kızlardan birisi zaten hemşire gibiydi. Başta Levent abisi olmak üzere tüm aile bireyleriyle bolca hasret giderdiler. Anne ve kızların neden keyifsizsin sorularını yanıtsız bırakan bensiz adam Levent’in bir bakışıyla olanları anlattı. Tüm aile aşırı derecede sevgi gösterisinde bulundular bensiz adama. En büyük Abla; Bak kral eğer kızın seni sevdiğine eminsen kimin ne dediğine bakma, sadece kalbinin sesini dinle dedi. Tüm gece sohbet edip hasret giderdiler, gece orada kaldı, sabah uyanıp işe gitti.

İşine normal rutininde devam etti. Servis saati bittiğinde salona çıktı. Dalgın dalgın birkaç masayı topladı. Geri geldiğinde kafasını çevirdi, güzel gözlünün arkadaşı gelmiş her zamanki yerinde oturuyordu. Kız üzüntülüydü. Bensiz adamı yanına çağırdı. Sen nasıl bir insansın, ne yaptın kıza? Kız çok kötü hastalandı. Oysa hepimiz senin kalbini, merhametini, vefanı sevmiştik dedi. Lütfen kız çok kötü yalvarırım git gör onu dedi. Tam ne yapacağını düşünürken dükkanın telefonu çaldı ve bensiz adamı telefona çağırdılar. Arayan Güzel Gözlünün Annesiydi…

Devam edecek…

Selam ve Dua ile

Nevzat ERTEKİNOĞLU

Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi

[email protected]