** Adana döneminde köyde yaşananlar 3 **
Müşahede odasında baygın vaziyette; Oğlum ve herif diyerek inliyordu anne. Derken bir koşuşturma başladı hastane personelinde. Aile endişeyle bilgi almaya çalışırken, annenin sedyeyle yoğun bakım ünitesine çıkarıldığını gördüler. Çığlıklarla annelerine ne olduğunu sordular personellere….
Aile fertleri neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Tüm sorularına rağmen bir süre cevap alamadılar. Zira içeride anneyle ilgileniyorlardı. Bir süre sonra doktor terlemiş vaziyette ailenin yanına geldi başladı bilgi vermeye; Annenizin kalbi durdu iki defa çalıştırdık tekrar durdu, çok şükür ki üçüncüde çalıştı ve şu anda durumu stabil.
Abi hemen sordu stabil derken? Doktor; yani normal dedi ve kontrol altında tutulacak diyerek ayrıldı. Evlatlar ne yapacaklarını şaşırmışlardı bir tarafta babaları, diğer tarafta anneleri yoğun bakımdaydılar. Beklemekten başka çareleri yoktu. Geceyi bankların üzerinde geçirdiler(O zamanlar hastanelerde durumlar çok kötüydü ve refakatçilerin yatacakları yatak dahi yoktu).
Uyandıklarında içeri girdiler ve doktordan bilgi almak istediklerini söylediler. Görevliden azar işitseler de ısrarcı oldular. Bir süre bekledikten sonra doktorun odasının yolunu tuttular. Doktorun odasından içeri girdiklerinde doktor çok rahat bir oturuşla karşıladı abla kardeşi. Hiç lafa başlamadan direk kartını uzattı, muayeneme beklerim dedi (O yıllarda doktorlar özel muayenehanesine gitmeyen hastalarla neredeyse hiç ilgilenmiyorlardı). Abi başka ilden geldiklerini söyleyince doktor bilgi vermek zorunda kaldı. Dosyaları yardımcısında istedikten sonra durumu anlatmaya başladı.
Babanızın durumu tam net değil henüz. Annenizin durumu iyi, bu gün normal servise çıkarabiliriz. Annenizin durumu iyiye gidecektir ancak babanız için henüz iyi bir şey söyleyemiyorum. Bu gün tekrar tetkikler yapılacak sonrasında net bir şey söyleyebiliriz dedi.
Doktorun bu sözleri üzerine hüzünlerine hüzün katılmış oldu. Gurbet elde ne yapacaklarını bilemiyorlardı, özellikle babaları ile ilgili duydukları kahretmişti abla kardeşi. Koca gün çok zor geçmişti. Anneyi normal servise almışlardı. Akşam olunca annenin yanına çıktılar. Anne çocuklarını görür görmez; Babanız nasıl, oğlumdan haber var mı diye iki soru sordu sadece. Abi; Babam iyi olacak inşallah, kardeşimizden de henüz bir haber yok dedi. Babanın gerçek durumunu söyleyip anneyi üzmek istememişti.
Ertesi gün olmuş, halleride perişandı. Yanlarındaki parada bitmek üzereydi. Doktorlar sürekli ilaç vb. bir şeyler istiyor, kendi harcamalarından kısarak paralarını ekonomik kullanmaya çalışıyorlardı. Derken görevli yanlarına geldi be doktor beyin kendilerini çağırdığını söyledi. Doktorun yanına çıktılar. Annenizin durumu iyi ve daha iyiye gidiyor, ancak babanız dedi ve sustu doktor. Telaşlanan Abla kardeş, doktor bey lütfen söyleyin her şeyi dediler.
Doktor; Babanızın beyninde hasar oluşmuş ve maalesef konuşma yetisini yüzde 90 nın üzerinde kaybetmiş. Maalesef sadece bu kadarda değil, omuriliği zarar gördüğünden belden aşağısıda tutmayacak. Yani anlayacağınız babanız bundan sonra mucize olmazsa hem konuşamayacak hem de tekerlekli sandalyeye mahkûm olacak dedi.
Duydukları karşısında abla fenalaştı, Erkek kardeşte dik durmaya çalışarak ablasını sakinleştirmeye çalışıyordu. Doktorun talimatıyla abla ve kardeşe sakinleştirici iğne yapıldı. Tüm gün müşahede altında tutuldular. Bu sırada anne çocuklarını görevlilere sormuş ve onları görmek istediğini söylemişti. Görevlilerde akşam ziyarete geleceklerini söylemişti.
Akşam olmuş, abla kardeş annenin yanına çıkmışlardı. Anne yine sık sık Babayı ve oğlunu soruyordu. Kardeşlerde, bensiz adamdan haber olmadığını, babayı da yarın görebileceklerini söylediler.
Ertesi gün olmuş, annede ayaklanmıştı. Israrlar ile kendine gelen babayı görmek istediler. Babanın yanına çıktıklarında babanın sevinci görülmeye değerdi. Hem çok sevdiği biricik eşini(Anne babanın evlilikleri ve aşklarıda film gibi olduğundan ileriki yazılarımızda ayrıca kaleme alınacak) hem de iki evladını günler sonra görebilmişti...
Devam edecek…
Selam ve Dua ile
Nevzat ERTEKİNOĞLU
Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi