Bu hafta sizlere, bir tanıdığın başına gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bu arkadaş ve ailesi sağ görüşlü ve inançlı bir aile. Ortaokula giden pırıl pırıl ve başarılı bir oğlu var. Bu çocuk o kadar efendi ki, şu ana kadar onun biriyle kavga ettiğini hatta tartıştığını gören olmamıştır.
Geçtiğimiz hafta acil bir telefon geliyor ve hastaneye çağırıyorlar arkadaşı. Hastaneye gittiğinde gözlerine inanamıyor. O efendi oğlunun yüzü gözü yırtılmış, gözleri dışarı fırlamış, hemen yan sedyede de okuldan 2 arkadaşı aynı vaziyette. Polisler olayı anlatınca şaşkınlığı daha artmış. Kavgalarının nedeni gündemimizi oluşturan Referandum.
Sınıfta çocuklar “Evet”-“Hayır” tartışmasına giriyorlar. Hayırcı bir çocuk evetçi diğer çocuğa, siz vatan hainisiniz, gericisiniz vb. tarzında cümleler kullanıyor. Evetçi diğer çocukta, hayırcı çocuğa sizde kafirsiniz, Müslüman değilsiniz, asıl vatan haini sizsiniz şeklinde karşılıklı cümleler kullanıyorlar ve 4-5 çocuk şiddetli bir kavgaya tutuşuyorlar.
Düşünebiliyor musunuz bunlar daha ortaokul çocukları. Bizler üniversitelerde siyaset yapılmasına dahi itiraz ederken, orta okulda siyasetin yapılması canımızı fazlasıyla acıtmalıdır. Peki burada suç kimde? Çocuklarda değil bana göre. Çocukların yanında siyaset yapan, hatta karşı fikirli siyasetçileri haberlerde gördüğünde dahi hemen hakaret ve küfür eden ebeveynlerde.
Öncelikle biz büyükler karşı fikirdekilere saygı duymayı öğreneceğiz ki çocuklarımıza da aynı duyguları işleyebilelim. Onlar gençler, kanları kaynıyor, sakinleştirmek ve doğru yola sevk etmekse bizlerin görevidir. Malumunuz benimde 17 yaşlarında Abdullah ve Mahmut adlarında ikiz oğullarım var. Onlarda gelip anlatıyorlar, okulda arkadaşlar şöyle dedi böyle dedi, falancaya küfür ettiler, filancaya hakaret ettiler. Bende kendilerine, sakın siyasi konulara girmeyin, herkesin kendi görüşü kendini bağlar, herkes birbirinin görüşüne saygı duymak zorundadır diyorum. Sizlerin işi siyaset değil, okumanıza geleceğinizi kurtarmanıza bakın, arkadaşlarınızı kırmayım diyorum hep. Hatta geçenlerde çocukların sevmediği bir parti, kampanya broşürlerini kapının önüne bırakmış, bizim delikanlı bir köpürdü baba bunlar ne diye bunu dağıtıyorlar diye. Bende; Bak oğlum senin sevdiğin parti broşürlerini aynı şekilde onu desteklemeyenlerin kapılarına da koyuyor değilmi dedim, evet dedi. O halde diğerlerinin de aynı şekilde dağıtmaya hakkı yokmu? Veya aynı şekilde diğerleri de senin sevdiğin partinin broşür dağıtanlarına aynı tepkiyi göstermeleri hoşuna gider mi dedim, oda hayır dedi. İşte sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sende başkasına yapmayacaksın dediğimde sakinleşti paşam. Demokrasi senden olmayanları da kabullenmektir, milletin verdiği kararı hazmetmektir, fikirlerini söyleyip, hakaret etmemek ve saygı duymaktır diye öğütler veriyorum hep çocuklarıma. Her kesinde aynı şekilde davranması ve eğitmesi elzemdir bana göre.
Bu tarz olayların asıl sorumluları siyasetçilerdir. Daha yumuşak bir dil ve üslup kullanmaları gerektiği kanaatindeyim. Toplumu ayrıştırmadan, yapılacak şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini anlatarak insanların oylarına talip olmalılar, suçlamalar, hakaretler ve tehditlerle değil. Hatırlayacağınız üzere bu konuda daha önce ”Ülkemizde 80 Milyon hainmi var?” diye bir yazı kalem almış ve bu duruma biraz değinmiştim.
Geçtiğimiz gün, sayın Cumhurbaşkanımız; “Hayır diyenlerde Evet diyenler kadar saygındır” diyerek güzel bir üsluba geçiş yapmış oldu. Ne yazık ki aynı gün bir parti milletvekili “Hayır çıkarsa sülalenizi denize dökeriz” gibi edepsiz bir üslup kullandı. Kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış diyeceğiz.
Son Tahlilde; Bir birimizin görüşlerine saygı duyacağız, karşı tarafı ihanet vb. şeylerle itham etmeyeceğiz, Özellikle çocuklarımızın yanında üslubumuza ve davranışlarımıza dikkat edeceğiz. Onlara bizim gibi düşünmeyenlerin olmasının demokrasinin bir gereği olduğunu ve mutlaka saygı göstermeleri gerektiğini öğretmeliyiz.
Demokrasiyle kalın…