Merhaba sevgili okurlarım. Son haftalarda okurlarımdan bana mail veya Facebook mesaj yoluyla çeşitli konularda yazılar yazmamı istemekteler. Sizlerde yazmamı istediğiniz konularda aynı kanallardan bana ulaşabilirsiniz. Bu hafta bir okurumun (Onur Yurdakul) ricası üzerine, Uzun yol gidenler için çok ciddi bir sıkıntı haline gelen Dinlenme Tesisleri ile ilgili bir şeyler kaleme alacağım. Malumunuz üzere İstanbul’da ikamet etmekteyim. İstanbul-Ahlat arası 1.561 Km. İstanbul’a geliş yılım olan 1993 Yılından bu yana neredeyse her İki yılda bir (Son 10 yıldır her yıl) Yaz aylarında tatilimi Sıla-i Rahimde geçirmek için bu uzun yolu kat ediyorum. 5 yıl öncesine kadar bu uzun mesafeyi 23 saat hatta bazen 26 saat süren Otobüs yolculuğu ile yapmaktaydım. Son yıllarda Van ve Muş’a Açılan Hava Alanları sayesinde birçok kişi gibi bizlerde uçak yolculuğunu tercih eder olduk. Bu hizmetleri bize sunanlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Tüm bunlara rağmen yine de karayolu ile yapılan yolculuklar hala ciddi oranlarda ve özellikle yaz aylarında bazen bilet dahi bulunamamakta. Ayrıca Bizler gibi Ahlat Diasporaları ve Ahlat Derneklerinin girişimleri ile hemşerilerimiz son yıllarda Ahlat’ımıza daha fazla teveccüh ediyorlar. Çoğunluğu da şahsi araçları ile tatile gelip gitmeyi tercih ediyorlar. İşte gerek otobüsle gerekse özel aracıyla gelenler için sıkıntıda o zaman başlıyor. Bunu yaşadığım bir yolculuktan esprili kesitlerle anlatmaya çalışacağım. Malumunuz geçen yıl Ahlat’a gelirken Üç kardeş özel araçlarımızla ailecek yola çıktık. Ailecek yolculuk çok keyifli idi. Ancak inanın o kadar uzun (yaklaşık 20 saat) yolculuk sırasında en çok yemek sıkıntısı çektik. Dinlenme tesisine giriyoruz, hınca hınç dolu. Özellikle otobüslerin mola verdiği dinlenme tesisleri felaket. Yolculuk boyunca sevgili ailemde beni kobay olarak kullandı hep-J) , Her durduğumuz tesiste ben yemekleri tattım ve ona göre orada yiyip yemeyeceğimize karar verdik (Yeme içme anlamında en kötü yolculuğumdu diyebilirim-J ). Günah olmasın  ve yaradan affetsin, yemekler gerçekten de neredeyse Tesislerin %90’ında felaketti. Bu yoğunluğu ve otobüs firmaları ile anlaşmaları  fırsat bilip hem yemek kalitesini düşürüyorlar hem de inanılmaz fahiş fiyatlarla satış yapıyorlar. Otobüs kaptanları yemeklerini ücretsiz yedikleri için fiyatlar onları etkilemiyor. Yolcular ise Lezzetsiz, Kalitesiz ama fahiş fiyatlı yemeklerden yemek zorunda kalıyorlar.   Bu yılda yine özel aracımızla Ahlat’a gelip döndük. Yıl 2016 ve durum maalesef hala yukarıda belirttiğimiz gibi. Yemeklerin tadı tuzu yok, kullanılan malzemeleri bilmiyoruz ve fiyatlarda yine fahiş…

Hakkını yemeyelim %10 luk tesisler gerçekten mükemmel, ama onlarda piyango misali…Burada amacımız tesisleri karalamak veya kötülemek değil tabi. Amacımız eksiklikleri dile getirip, giderilmesi için gündem oluşturmaktır. Tesislerin sahipleri ciddi anlamda yatırım yapmışlar ve bir çok insanda buralarda çalışarak ekmek parası kazanmaktadırlar bununda farkındayız. Allah her kese hayırlı işler versin. Ancak, bizim burada anlatmak istediğimiz; kaliteyi ve lezzeti arttırsın ve ona göre de fiyat politikası belirlesinler. Hem onlar kazansın hem de vatandaş mecburiyetten değil, isteyerek ve gönül rahatlığıyla yemeğini yesin.

Bu konuda, Yetkililerin duyarlı davranması ve kontrolleri düzenli yapması gerekmektedir. Ayrıca otobüs firmalarının yetkililerine de görev düşmektedir. Anlaşma yaptığı Dinlenme tesislerine şartnameler sunup, müşteri memnuniyetini şart koşabilirler. Böylelikle Dinlenme tesislerine de çeki düzen gelmiş olur. Cennet Mekan, Rahmetli babam 30 yıl uzun yol şoförlüğü yapmıştı. Onun tavsiyesini yolculuk yapacaklara ileterek yazıma son vermek istiyorum;

 “Uzun yolda yemek yiyeceğiniz vakit, Kamyon ve Tır’ların mola verdiği yerlerde yiyin…”

Sağlıcakla kalın…