Merhabalar sevgili okurlarım. Malumunuz üzere Son haftalarda Venezuela’da inanılmaz şeyler oluyor. Halk tarafından %68 gibi bir oyla seçilen Maduro hedef seçilerek linç edilmek isteniyor.  Meclis başkanı, Paralel bir devlet gibi Başta ABD-Avrupa olmak üzere bazı ülkelerce devlet başkanı olarak tanınıyor. Bir bakıyorsunuz had hudut bilmeyen ABD başkanı, Çıkıp Meclis başkanını Tanıyorum diyor ve diğer devletlerden de kendisi gibi yapmasını istiyor. Ne yazık ki başta AB Ülkeleri olmak üzere bazı devletler hemen balıklama olaya dalıyor. Kelimenin tam anlamıyla REZALET… Türkiye, Rusya, Çin, Küba, Kosta Rika vb. Ülkeler demokrasinin ve dahi Maduro’nun yanında olduklarını beyan ettiler. Venezuela da Sokaklar dolup taşmış, hemen malum medya kanalları canlı yayınlara başladılar. Peş peşe Avrupa devletlerinden Demokrasi!, seçimde adaletsizlik vb açıklamalar gelmeye başladı. Sanki Maduro darbeyle gelmişte Meclis başkanı halk tarafından seçilmiş havası estiriyorlar. ABD daha ileri giderek apacık askeri darbe isteğinde, AB Ülkeleride 8 gün içinde seçime gitme tehtidinde bulundular. Bu nasıl bir hadsizliktir? Bu ne cürettir? Egemen bir devletin içişlerine doğrudan müdahale hakkını kim veriyor onlara?
Neyseki Venezuela Ordu komutanı darbeye karşı olduklarını, mevcut başkan Maduro ve anayasaya bağlı olduklarını beyan ettilerde ABD nin hevesi kursağında kaldı şimdilik. AB ülkelerinin istediği Seçim içinde Venezuela BM Temsilcisi ve Bizzat Maduro ağızlarının payını vererek Dik durmaya devam ettiler. Asıl vazife Venezuela Halkınındır. Asla ve Asla Liderlerini ve Ülkelerinin geleceğini satmamalıdırlar. Şimdi onlara düşen Bizlerin yaptığı gibi Sokaklarda durup liderlerine ve dahi Ülkelerine sahip çıkmaktır.
Beni en çok şaşırtan durum ise; AB Ülkelerindeki gerçek demokrasi taraftarlarının ve dahi ülkelerinin, özelliklede solcuların hiç sesini çıkarmaması. Aynı durum bizim Solcularımız içinde geçerli. Hatta bizim solcular sırf Erdoğan ile dost diye(ki Türkiye ile dost demektir bu durum) Maduro’nun karşısında ve dahi Emperyalistlerin yanında oluyorlar. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır anlayabilmiş değilim.
Demokrasi demokrasidir. Sevdiğim Lidere Demokrasiye evet sevmediğime hayır diye bir şey olamaz. Halk kimi seçmişse ona saygı duymaktır aslolan. Demokrasiyi ya savunacaz yada çekinmeden darbenin, diktenin, dayatmaların, vesayetin yanında olacağız. Sözde Demokrasi naraları atıp Özde Vesayet sisteminin ve dahi darbenin yanında olmayacağız. Velhasıl; Her nerde olursa olsun, Lider kim olursa olsun Her daim demokrasinin yanında olmalıyız. Solculuğun asıl felsefesi olan Emperyalizme karşı olma ilkesini ne yazık ki son yıllarda göremiyoruz. Buna istinaden bende bu durumu “Emperyalist Solculuk” diye yeni bir kavram olarak ilan ediyorum.
Devam edecek…
Selam ve Dua ile