Merhabalar sevgili okurlarım. Tarafıma En çok gönderilen mail ve mesajlar haksızlığa uğradıklarını söyleyenlerden, yaşadıkları karşısında Türkiye’de adalet olmadığını iletenlerden oluşmakta. Gelen bu mesajlar üzerine biraz araştırma yaptım pekte haksız olmadıklarını gördüm. MAYAD (Mahkum Yakınları Derneği) araştırmalarına göre şu anda Cezaevlerinde yatan mahkumların yaklaşık %20 si masum ve suçsuz yere yatmakta. Yine araştırmalara göre bunların ortak noktaları; Delil bulamamaları-Karşı tarafların haksız şahit ve sahte delil toplamaları-Kendi masumiyetlerini ifade ve ispat edememeleriymiş. Bazılarıda kimsesi olmadığı (arkası olmadığı ve düzgün avukat bulamadıkları)için masumiyetlerini ispatlayamayanlardan oluşmaktaymış.
Adalet Bakanlığının açıkladığı verilere göre 2017 Ağustos ayı itibariyle yaklaşık 275.000 tutuklu ve hükümlü varmış. Basit bir hesapla 55.000 kişi haksız ve/veya masum olduklarını ispatlayamadıkları için tutuklu veya mahkum olarak ceza evlerinde yatmakta bu durumda. Bu rakam azımsanacak bir rakam değildir.
Bu konuda sevgili dostlarım kusura bakmasınlar ancak avukatların etkileri çok ama çok fazla. Parayı bastıranın savunulduğu bir sistem elbette adalet getirmeyecektir.
Öyle hikayeler geldiki bana okusanız veya dinleseniz hayretler içinde kalırsınız. İçlerinden bir tanesi beni çok ama çok etkilediği için bana geldiği şekilde kelimesi kelimesine kısaca anlatacağım, siz karar verin.
Yer Eskişehir Yıl 2017. Bir sitede aralarında husumet bulunmayan iki aile arasında, site yönetim başkanlığı (Site derken 2-3 bloktan oluşmaktaymış) için yarış başlamış. Doğal olarak bir taraf kaybetmiş. Kaybeden tarafın bayan eşi karşı tarafın bayan eşiyle karşılaşıyor ve yarın gündüz misafirliğe geleceğiz evdemisin diye soruyor. Kadın çalıştığı için evde olmayacağını, eşi emekli olduğundan onun evde yalnız olacağını (kendince zahmet edip gelmeyin demeye getiriyor) söylüyor. Sabah oluyor, Site yönetim başkanlığını kazanan 60 yaşındaki bey bir bakıyor kapı çalıyor. Kapıyı açınca alt komşularından ve rakibinin 12 yaşındaki kızı. Tabi adam buyur kızım teyzen evde yok bir şeymi istedin demiş. Kız annem varsa 5 yumurta istedi akşam veririz demiş. Adam bekle burada alıp geleyim demiş. Buzdolabından yumurtaları alır almaz bir dönüyor ki kız tam karşısında (İçeri girmiş yani) tam o sırada kız başlıyor bağırmaya ve koridora çıkıp devam ediyor. Hazırda bekleyen ailesi de hemen orada belirip güya baskın yapıyorlar. Komşularda sorgusuz sualsiz dalıyorlar adamı linç etmek için. Polis gelip adamı alıp götürüyor ve nöbetçi mahkeme hemen tutukluyor.
Mağdur Aile! Daha da ileri giderek kızın boynunu boğazını adamın morarttığını söyleyerek olayı mizanselleştiriyorlar. 60 Yaşındaki adamcağız avukat bulamıyor bir türlü. Ön yargılardan dolayı kimse yanına bile yanaşmıyor adamın. İşten gelen eşi olaylar karşısında ne yapacağını şaşırıyor. Gerekirse evini satıp avukat tutacağını düşünüyor ama nafile, bir avukat bile bulamıyor. Baro avukat tayin ediyor. Şanslarına ilgili bir avukat geliyor ve İlk iş olarak boyun ve boğazdaki morluklarla ilgili rapor istiyor. Gelen rapordaki tükürük bezleri küçük kızın ablasının çıkıyor. Karşı tarafın savunması ise ben kardeşimi öpüyorum seviyorum o nedenle tükürük bezimin olması normal savunması yapıyor.
Bu rapor sonucunda beraat bekleyen aile, ablanın bu savunmasını değerlendiren hakimler sayesinde tutuklu kalmaya devam ediyor. Dava hali hazırda 40 yıl hapis istemiyle devam etmekte. 1 yıldır tutuklu kalan 60 yaşındaki adam yaşı ve yattığı süre dikkate alınarak itirazlar üzerine evde tutukluluğu devam ediyor. Hala beraat yok.
O koca mahkeme ve savcı hiç düşünemiyorlar; Tamam diyelim ki ablasının tükürük bezi öptüğü için var, peki ama 60 yaşındaki adama ait hiçbir bulgu yok. Ablasının öpmesinden bile bezler oluyorsa morartacak derecede olan ısırık vb nasıl olurda adama ait en ufak bir bulgu olmaz.. Bunun adı Adalet değil ÖNYARGI…
Bir not daha; Bu adamcağız 1 hafta boyunca namuslu! 2 gardiyanca dövülmüş. Durumu eşine söyleyince şikayet üzerine, kendini mahallenin namus bekçisi gençler gibi zanneden 2 gardiyan başka bir yere gönderilmiş. Malumunuz üzere, O mahallenin namus bekçileri! kendileri her şeyi yapar, yine de mahallenin namus bekçilikleri olduklarını iddia ederlerdi. Devamı haftaya…
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” Hadis-i Şerif
Selam ve Dua ile