Merhabalar sevgili okurlarım. Malumunuz üzere geçtiğimiz Cumartesi 15 Temmuz idi. O felaket gecenin yıldönümüydü ve yine bizler sokaklardaydık. Bir yıl öncesini hatırladım ve bir film şeridi gibi geldi geçti gözümün önünden. Evdeydim ve televizyon seyrediyordum. Birde baktım ki tanklar köprüyü kapatıyor. O sıralarda özellikle DEAŞ terör örgütünün olayları vardı ve bende alınan bir ihbar üzerine tedbir falan alındığını düşündüm hemen. Ancak dakikalar geçtikçe gerçekler ortaya çıkmaya başlamıştı. Hain bir kalkışmanın olduğunu öğrenmiştim. TRT spikerinin korsan bildiriyi okuduğu anlarda içim içime sığmaz oldu. Kabullenemiyordum bir türlü bu kalkışmayı. Hele birde bildirideki cümleleri duydukça sinirlerim tavan yapıyordu. Tamam, ülkemiz güllük gülistanlık değildi. Neredeyse 2 günde bir şehit ve şehitler veriyorduk. Bizim ülkemiz gibi bir ülkeyi dış düşmanlar ve onların maşaları rahat bırakmıyorlardı ve maalesef rahatta bırakmayacaklardı. İslam alemi içerisinde tek yükselen değer, Türk-İslam aleminin ve mazlumların tek umudu olan ülkedir canım Türkiye’m. Konumuza dönecek olursak; Bildirgede, bozulan kamu düzenini tekrar tesis etmek için diyordu. Oysaki olmadığı kadar sağlam bir kamu düzeni vardı. Ekonomi tüm uğraşılara rağmen iyi gidiyordu. Tüm terör olaylarına rağmen, askerimiz ve polisimiz belki de son 30 yılın en etkili ve amansız mücadelesini yapıyorlardı canları pahasına. İşte böyle bir zamanda böyle haince bir işe kalkışılması beni delirtmişti. Bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. Oğlumla beraber hanım ile helalleşip koştuk arabaya. Gerçekten de ölmeyi göze alarak çıkıyorduk sokağa. Bayrakları taktım arabama ve Toki’de kornalar çalarak turlamaya başladım. Çok kısa bir zamanda tüm Toki sokağa dökülmüştü. Hepimiz Sabiha Gökçen havaalanına doğru yürüyüşe geçtik. O an sokakta gördüğüm her kesin yüzünde inanılmaz bir kararlılık vardı.
Arabayla giderken bir baktım cebimde sigaram kalmamış. Toki’nin bitiminde Dumankaya evlerinin başladığı yerde market vardı ve açıktı. Hemen içeri girdim ki ne göreyim, İçeride müthiş bir kuyruk. Bir an raflara gözüm takıldı ve tamamının boşalmış olduğunu gördüm ve öfkelendim. Bunlar neyin kafasını yaşıyor dedim kendi kendime. Ülke elden gidiyor, bunlar ise düşmüşler stoklama derdine. Evet yanlış duymadınız, cahil denilen, benim oyum onlarla denk olamaz denilen, hatta makarnacı ve göbeğini kaşıyan diye alay edilenler ölümüne darbeye karşı yola çıkmışken, elit kesim marketlerde kuyruğa girmişlerdi. Bu gördüklerim beni daha da kararlı hale getirdi. Bir paket sigara istedim. Market sahibi, Toki dernek başkanı olmam dolayısıyla beni tanıyordu. “Başkan kusura bakma, görüyorsun kuyrukta bir sürü insan var sana nasıl sigara vereyim” dedi. Bende, özellikle kuyrukta bekleyenlere kızgın bakışlarla; Ben stok yapmıyorum, darbeyi durdurmaya gidiyorum, hiç sigaram kalmadı o nedenle bir paket istiyorum, biz bu darbeyi durdurup geleceğiz dedim. O an, kuyruktakilerin hepsinin bana hayretler içinde baktığını gördüm ve hiç kimse sesini çıkarmadı. Bende bir paket sigaramı alıp arabama bindim ve yola koyulduk. Aydınlının dışına geldiğimizde inanılmaz bir kalabalık vardı, kimisi araçlarında haber kanallarını dinleyerek, kimileri sloganlar atarak, kimileri de diğer tanıdıklarından havadisler öğrenmeye çalışarak yürüyordu. O anki atmosferi anlatmaya kelimeler yetmezdi. Sabaha karşı, bizim gibi vatanını seven her görüşten insanın canları pahasına verdiği direnişle kontrol sağlanmış nihayet evlerimize dönme zamanı gelmişti. Eve döner dönmez geçtim televizyonun başına. Görüntüleri izledikçe kahroluyordum. Milletin uçaklarıyla millet bombalanıyordu. Milletin tankıyla ve tüfeğiyle yine millete ateş ediliyordu hem de insafsızca. Türk Askeri nasıl böyle yapar diyordum hep içimden. Bunlar Türk askeri olamazdı zira; Türk askeri dış ülkelerde görevdeyken bile namluyu ya aşağı yada yukarı tutardı. Nasıl olurda kendi milletine namlu çevirip kahpece ateş eder diye söylenip durdum. Meğer Asker üniforması giymiş teröristlermiş onlar. Bu ülke hepimizin, canımız pahasına korumalıyız. Zira Ülkemizin başına bir şey gelirse (Rabbim Evliyaların hatırına korusun) sığınabileceğimiz veya gidebileceğimiz ülke veya bir yer yok. Ülkemizin dört bir yanında Doğuda-Güneydoğuda-Egede-Marmarada-Karadenizde-İç Anadoluda kısacası istisnasız tüm Türkiye’de halk inanılmaz bir direniş gösterdi ve Bu hainlere fırsat vermedi, Rabbim hiçbir zamanda vermesin. Vel hasıl; O geceye dair yazılacak çok şey var. Ancak şimdilik içimden geçenleri hasbelkader kaleme almaya çalıştım. Allah ülkeme bir daha böyle şeyler yaşatmasın.
Helikopterler Jetler Göklere havalandı,
İhtilal var dediler Türkiye çalkalandı,
Canından bezdirmişti darbeler insanları,
Halk sokağa döküldü doldurdu meydanları.
(İsmail Türüt darbe Şarkısından)
Selam ve Dua ile…