Merhabalar sevgili okurlarım. Önceki yazımda ABD’nin Türkiye’yi güçsüzleştirmek için dolaylı yollardan yaptıklarını örnekleriyle anlamıştım. Son olarak Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi başkanı Barzani’yi perde arkasından gazlayıp, medya önünde ise referandumu tanımıyoruz gibi komik ve insanları aptal yerine koyan politikalarına devam ettiler. Kuzey Suriye’de ise PYD/PKK’yı silahlandırarak 50 yıllık planlarını devreye sokuyorlar.
Önceki yazımdan sonra bazı gelişmeler yine beni haklı çıkardı. TSK Kontrolündeki ÖSO idlib’e girince ABD çok ama çok komik bir gerekçeyle vizeleri dondurdu. Türkiye ise Cumhuriyet tarihinde, Kıbrıs harekâtından sonra ilk defa ABD ile dalga geçer gibi kafa tuttu. ABD’nin vize iptal açıklamasının bire bir aynısını sadece ABD ve Türkiye kelimelerinin yerini değiştirerek yayınladı ve Türkiye’de vize başvurularını askıya aldı.
İşte tamda bu nedenle ABD Kürt kartını devreye sokuyor. Karşısında güçlü, dediklerine karşı çıkacak, tokat attıklarında diğer yanağını çevirmeyen ülke istemiyorlar.  Bir düşünün, Türkiye parayla silah satın almak istiyor ABD hayır diyor, öbür taraftan PYD/PKK ya binlerce tır silahı ücretsiz veriyor neden? Çünkü; Hep yaptıkları gibi kendilerine emir erleri yaratıyorlar.
Yine önceki yazımda DEAŞ’ı ABD’nin kurdurduğunu söylemiştim. Bu bir haftalık süreçte haklı olduğumu ispatlayacak gelişmeler cereyan etti. Fırat Kalkanında EL Bab’da aylarca askerimize kök söktüren DEAŞ, Rakka’da PYD ve ABD ile anlaşarak çatışmadan Suriye rejiminin de katkılarıyla otobüslerle İdlib’e geçtiler. ÖSO ve TSK’ya karşı kullanmak için. Benim burada anlamadığım, Rusya’nın neden Suriye Rejimini uyarmadığı ve Türkiye’ye karşı Harekette bulunmasını neden engellemediğidir. Demek ki gerçekten de bizim bizden başka gerçek dostumuz yokmuş. DEAŞ ile ilgili beni haklı çıkaran diğer konuda Rusya Bakanının yaptığı açıklamadır. ABD DEAŞ’ın bitmesine engel oluyor dedi Rus bakan, daha ne desin. Yakın tarihi dikkatli incelediğimizde hiçte şaşırmayacağımız ve sürekli uygulanan bir yöntemdir bu. Bir ülkeye müdahale etmek istiyorlarsa; Ya bir terör örgütü icat edip, sonrada o ülkeyi güya kurtarma bahanesiyle işgal ediyorlar. Ya güçlü Liderleri devirmek için dikdatör (Kaddafi gibi) ayağıyla o ülkeyi karıştırıyorlar. Ya da kitle imha silahları vb. (Irak gibi) ayaklarla karıştırmak ve müdahale etmek istedikleri ülkelerde amaçlarına ulaşıyorlar. Bu arada birde darbe yöntemleri var tabii (Mısır gibi). Benim kabullenemediğimde, Her defasında İslam ve Orta doğu coğrafyasının defaeten aynı oyunlara gelmesidir.
Yukarıda saydığım tüm yöntemleri son yıllarda ülkemizde denediler ama şükür ki başaramadılar (Gezi olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz vb). Alışkın oldukları yöntemlerle bu işi yapamayınca, kuşatma ve devre dışı bırakma yöntemini kullanmaya başladılar. İşte PYD/PKK’yı sevmelerinin!! Sebebi budur. Güçlenen Türkiye’yi enerji koridorunda devre dışı bırakmak için Suriye’de ve Irak’ta DEAŞ’ı icat ettiler. DEAŞ’ı yok etme bahanesiyle de PYD’yi silahlandırıp, Irak ve Suriye kuzeyinden Akdeniz’e koridor açmak gayesindeler. Türkiye’nin hamleleri şimdiye kadar buna izin vermedi. Ne olacağını da bekleyip göreceğiz. Türkü-Kürtü-Lazı-Çerkeziyle güçlenen bir Türkiye yerine, istediklerini yaptırabilecekleri PYD/PKK örgütlerini tercih ediyorlar. Özellikle PYD/PKK ya Kürt demek istemiyorum. Zira Binlerce Kürt Kardeşimizin ölümüne sebep olan ve olmaya devam eden onlar değil mi? Kobanide, Afrinde, Türkiye’de Kendileri gibi düşünmeyen binlerce Kürt Kardeşimizi onlar öldürmediler mi?Umarım Kürt Kardeşlerimizde bu gerçekleri görürler. Sadece ve sadece Kendi çıkarlarını düşünen, işi bittiğinde hiç acımadan yarı yolda bırakacak olan ABD yerine, içten seven Türkiye ile konuşarak ilerlerler.
Abi ve kardeşler arasında her zaman sıkıntılar olabilir. Ancak bu sıkıntıları yine abi ve kardeş çözebilir. Et tırnaktan ayrılmaz, ayrıldığında çok ama çok acı verir. Bu hafta tekrar soruyorum; ABD Kürtleri Türkiye ve Türklerden çok mu seviyor? 
Selam ve Dua ile…