** Adana döneminde Köyde yaşananlar 2 **
Bensiz adamın köyden ayrılmasının bir çok şeyini film şeridi gibi gördü hoca. Başladı anlatmaya; Oğlunuz kendi isteğiyle kaçmadı evden. Köyünüzden hemde ailecek aranızın iyi olduğu biri tarafından Kağıt (Muska) yapılmış. Ailesi gözünde karartılmış ve evden uzaklaştırılması sağlanmış. Kim olduğunu biliyorum ama size söyleyemem. Başkada bir şey söyleyemem şu anda dedi ve suratı önünde el işaretiyle gitmelerini söyledi.
Aile Neye uğradığını şaşırdı. Tüm ısrarlarına rağmen en azından sağ olup olmadığını dahi öğrenememişlerdi. Tam kapıdan çıkarken anne bir daha ağlamaklı gözlerle; Nolur hocam sadece sağ olup olmadığını söyleyin ne olur dedi hocaya. Ancak hoca yine yüzü önüne eğik vaziyette elle çıkın işareti yaptı. Yaşadıkları şokla beraber hocanın niye böyle davrandığını anlamaya çalışırken köyün yolunu tuttular. Son bir ümit gittikleri hocadan da sadece muska yapıldığını öğrenmişler ancak bensiz adamın sağ olup olmadığını dahi öğrenememişlerdi.
Hocanın bu durumu o mübarek anneyi daha fazla üzüntüye boğmuştu. Acaba kötü birşeymi oldu oğluma, olmasa hoca niye böyle garip davrandı diyerek zaten mevcut olan üzüntüsünü ikiye katlamaya başladı. Acılarının tarifi yoktu. Artık aklını yitirmişçesine hemen her dakika “oğlum, oğlum” diye sayıklayarak yaşar olmuştu. Oğlum diye ağıtlar yakmaya başlamıştı. Gelen gidenlerle konuştuğunda, köyde oğlunun yaşıtlarını gördüğünde hep aklına oğlu geliyor ve göz yaşları hiç dinmiyordu.
Sabaha kadar gözlerine uyku girmeyen anne, oturduğu kanepede sabah aydınlanmak üzereyken uyuyakalmıştı. Derken kapı sesiyle uyandı. Gelen köyde kamyonu olan ve evin babası gibi şoför olan komşuları Halil beydi. Kapı sesine neredeyse tüm aile yataktan çıktıkları halle kapının arkasına koşuşturmuşlardı. Halil beyin yüzü çok üzgündü. Bir türlü lafa başlayamıyordu. Halinden kötü bir haber getirdiği belliydi. Anne dayanamayarak ve ısrarla ne oldu Halil abi, Yoksa oğlumdan kötü haber mi getirdin diyerek yere çömeldi. Annenin aklında fikrinde sadece oğlu vardı. Oysa haber eşi ile ilgiliydi. Halil bey kekeleyerek Eşinin kaza yaptığını, aracın takla attığını, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını söyledi.
Tüm aile fertlerinden ahlar vahlar çığlıklar ağlamaklar yükseldi. Hepsi bir yere yığıldı. Anne ise hala anlayamamış ve oracıkta yere yığılıp bayılmıştı. Kendine geldiğinde çocukları onu kanepeye uzatmış ve kolonya ile kendine getirmeye çalışıyorlardı. Yine kendine gelir gelmez ilk ağzından çıkan kelime Oğlum oldu. Sonrasında, Babanızın kaza geçirdiğinimi söyledi o adam, nolur hemen beni Herifimin yanına götürün dedi. Köyden bir taksi ayarlandı. En büyük abi, Abla ve anne yola koyuldular. Baba, köye yaklaşık 600 Km uzaklıktaki bir ilde kaza geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Hastaneye gidene kadar aklını yitirmiş gibi kendi kendine sayıkladı anne.
Hastaneye geldiklerinde bilgi istediler. Bir saatlik beklemenin ardından bir doktor gelip bilgi verdi. Yolda çok süratli olduğunu, hatalı sollama nedeniyle ve karşıdan gelen taksiye çarpmamak için ani direksiyon kırdığını ve aracın takla atığını söyledi. Bu bilgileri çarpmamak için deyim yerindeyse kendini feda ettiği otomobil sürücüsünün söylediğini ve yine hastaneye de onun getirdiğini söyledi doktor. Daha sonra ifadesini verdikten sonra o kişinin gittiğinden bahsetti (Hastaneye geleli bir günü geçmişti). Sağlık durumuyla ilgili olarakta; Hayati tehlikeyi atlattığını, vücudunda birçok kırık olduğunu , beyninde çarpma nedeniyle ciddi hasar oluştuğunu, hafızasını yitirme ve/veya konuşma yetisini kaybetme riskinin çok yüksek olduğunu, gelişme oldukça bilgilendirme yapacaklarını söyleyip ailenin yanından ayrıldı doktor. Anne yere yığıldı. Oğlunun üzerine eşinin bu durumu zaten bitik olan anneyi dahada bitirmişti. Hemen onuda acile alıp sakinleştirici verdiler ve müşahede altına aldılar.
Müşahede odasında baygın vaziyette; Oğlum ve herif diyerek inliyordu. Derken bir koşuşturma başladı hastane personelinde. Aile endişeyle bilgi almaya çalışırken, annenin sedyeyle yoğun bakım ünitesine çıkarıldığını gördüler. Çığlıklarla annelerine ne olduğunu sordular personellere….
Devam edecek…
Selam ve Dua ile
Nevzat ERTEKİNOĞLU
Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi