Sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın, kaynaşmanın ve barışın vücut bulduğu, manevi olarak ruhlarımızın yıkandığı, ahlaken yüceldiğimiz bir rahmet denizi ve en önemli manevi iklimlerden birisi olan ramazan ayını yaşarken bu ayın manevi atmosferinden faydalanacağımızı ümit ediyor. Hayırlara vesile olmasını cenabı Allah’tan diliyorum.

Oruç ibadeti, Hz peygamberin Medine’ye hicretinin ikinci senesinde şaban ayının onunda farz kılınmıştır. Bakara suresinin 183. ayeti ve devamı olan üç ayette oruç ibadetinin Farziyeti, zamanı, kolaylıkları ve oruç ibadetinin kazası işlenilmektedir.

 “Ey İnananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı içinizde hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız –eğer bilirseniz- sizin için hayırlıdır. Ramazan ayı ki onda kur’an, insanlara yol göstererek indirildi sizden bu ayı idrak eden, onda oruç tutsun; hasta ve yolculukta olan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size yol göstermesi karşılığı O’nu ululamanızı, şükretmenizi ister.”Bakara suresi;183–185

 Hz peygamber (SAS) “Ramazan bereket ayıdır. Allah bu ayda günahları bağışlar. Duaları kabul eder, melekler bu aya değer verenlerle iftihar eder. Bu ayın hakkını güzetin! Ancak cehenneme gidecek olan bu ayda rahmetten mahrum kalır.”hadisi ile başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan mübarek ramazan günleri Müslümanlar için rahmet, bereket ve günahlardan kurtulmaya vesile günler olduğuna işaret edilir. O halde ramazan günlerini, toplumsal yaralarımızı tedavi edecek, insanları barıştıracak, yoksulları sevindirecek, dostları hatırlatacak, bütünlüğümüzü güçlendirecek günler olarak yaşanmalıdır.

 Günülerin dirildiği rahmet kapılarının açık olduğu bu günleri yaşarken de bedenen ve kalben yaşamak gerektiğinin bilinciyle hareket edilmelidir. Hz peygamber (SAS)niyet ederek ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek ramazan orucun tutan kişinin geçmiş günahları af olunur müjdesine nail olmak, Allah’ın rahmetine ve bağışlanmasına erişmek için niyeti sağlam tutarak Ramazan günlerini yaşamak gerekir. Dolayısıyla Ramazanı sadece bedenen değil ruhen ve kalben de yaşamak gerekir. Zira oruç ibadetinin en büyük özelliği nefsi terbiye etmesi ve olgunlaştırmasını sağlamasıdır.

Rabbi için aç ve susuz kalma fedakârlığını gösterebilen kişi nefsine hâkim olup kalbini kötü hasletlerden arındırma fedakârlığını da gösterebilmelidir. Özellikle kalbini ve dilini manevi hastalıklardan olan gıybet, dedikodu, yalan, iftira, haset, vs. gibi kötü hasletlerden uzak tutmalıdır. Aksi takdirde Hz peygamber (SAS)’in buyurduğu özere oruçlu iken kendisini saydığımız kötü hasletlerden arındırmayan kişinin orucu kişiye açlıktan ve susuzluktan başka bir şey kazandırmaz.

   İnşallah bütün bunlara dikkat ederek yaşayacağımız ramazan ayı günahlarımızın bağışlanmasına vesile olacağı gibi, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine insani ve ahlaki değerlerimizin yeşermesine de vesile olur.

Cenabı Allah bütün Müslümanlara bu mübarek günleri ibadetle ihya etmeyi nasip etsin.